Britanya’da Üniversiteler Yine Grevde

Begüm Zorlu
5 min readJul 2, 2022
UCL (University College London) önünde grevi destekleyen akademisyenler. Fotoğraf: Begum Zorlu

Aralık, 2021

Geçtiğimiz günlerde Britanya’da Yüksek Öğrenim Elemanları Sendikası UCU’nun örgütlediği ve 58 üniversitenin katıldığı üç günlük bir grev gerçekleşti. Bu grev geçtiğimiz senelerde karşılanmayan talepler ile şekillenen, artan güvencesizlik ve kesintilere karşı bir başkaldırıydı. Greve giden yolda iki konu üzerinden sendika oylaması gerçekleşti: “Emeklilik kesintileri” ve “ücretler ve çalışma koşulları.” Üniversitelerin 33’ü her iki başlık için greve katıldı.

Grevin dışında ASOS kısaltması ile tanımlanan uzun süreli bir “Kurallı Çalışma” (action short of a strike)eylemi de 3 Mayıs 2022'ye kadar sürecek. Kurallı çalışmak, sözleşmenizin gerektirdiği minimum düzeyde çalışmak (ve ekstra, gönüllü iş yapmamak) demek.

Soğuğa rağmen üniversitenin girişlerinde grev hattını oluşturan akademisyenler, üniversite çalışanları ve destekçileri neden grev yapmak zorunda olduklarını anlatan broşürler dağıttılar, halka açık dersler organize ettiler ve taleplerini yüksek sesle dilendirdiler.

Neden grev ?

Grev eylemi yetkisinin elde edilmesi için sendikaya bağlı her şubenin üyelerinin en az %50'sinin katılması (ve tabi çoğunluğun “evet” oyu vermesi) gerekiyor. Benim kurumum bu eşiği geçemedi. Fakat greve katılamayan birçok üniversitenin akademisyenleri, öğrencileri ve çalışanları grev hattına, dayanışmaya katıldılar.

UCU’nun neden grev kararı aldığını açıklayan doküman ise şu noktaları öne çıkardı:

1) Cinsiyete, etnik aidiyete ya da engelliğe dayalı ücret eşitsizliği
2) Geçici sözleşmelerin domine ettiği iş güvencesizliği kültürü ve artan iş yükünün yarattığı akıl sağlığı sorunları
3) Emeklilik maaşı anlaşmazlığı
4) Maaşlarda yaşanan düşüş

Öne çıkan rakamlar ise şöyle:

UCU, öğretim üyelerinin maaşlarının 12 yıldır enflasyonun altında yapılan zamlarla yüzde 20 düştüğünü belirtiyor ve 90 bin akademik personelin güvencesiz sözleşmelerle çalıştırıldığına dikkat çekiyor

Peki talepler neler?

UCU, emeklilik anlaşmazlığını çözmek için işverenlerden, personelin emekli maaşlarına yönelik kesintilerini iptal edilmesini talep ediyor.

Ücret ve çalışma koşulları anlaşmazlığını çözmek için ücret artışının yanı sıra iş yükleri, ücret eşitsizliği ve güvencesiz sözleşmelerin üstesinden gelmek için harekete geçilmesini istiyor.

Emeklilik meselesi uzun süredir çözülemeyen bir sorun olarak karşımızdaydı; fakat geçici sözleşmelerin ve iş yükünün yarattığı yıkım bu grev döngüsünde daha fazla açığa çıktı. Üniversite çalışanların sahip oldukları kontratların esnekliği, gerçek iş yükünü yansıtmaması ve güvencesizliği en çok tartışılan konulardan biri oldu.

Akademisyenler the Guardian gibi gazeteler ve sosyal medya üzerinden bu güvencesizliğin boyutunu ve yaşamlarını nasıl etkilediğini paylaştılar.

Bunlardan en çarpıcısı güvencesiz bir kontrat ile ders veren doktora öğrencisi Aimée Lê’nin iki sene çadırda yaşamak zorunda kaldığını açıklamasıydı.

Sistemik olarak yaşanan en büyük sorunlardan biri ise akademisyenlerin iş yükünün, iş tanımına uymaması. Güvencesiz kontrata sahip üniversite çalışanları, üniversite yönetiminin “gerçek dışı” beklentileri ile karşılaşıyor.

Bir çok kontrat, ders verme, öğrencilerin ödev ya da makalelerine not verilmesi için belirli “dakikalar” ayırıyor. Mesela, bir öğrencinin 3000 kelimelik makalesini 20 dakikada okuyup, detaylı bir yazılı geri bildirim vermeniz gerekiyor. Gerçekte ise bu görev kontratta belirtildiğinden fazla zaman alıyor ve kontrat ile çalışan akademisyenin belirtilenden daha çok çalışmasına neden oluyor.

Fotoğraf: Begum Zorlu

Güvencesizlik ise ne kadar çalışacağınız ve nasıl bir kontrata sahip olacağınızı son dakikaya kadar bilmeme üzerinden şekilleniyor. Dönem başlarken kontratlarımız hazır olmayabiliyor mesela. Bu da gelirinizin ne olduğunu ve araştırmaya kaç saat ayırabileceğinizi bilmemek anlamına geliyor.

Ayşe Sargın Bianet’te yayınlanan yazısında da iş yükünün artış oranına dikkat çekiyor. 2016 yılında yapılan bir arıştırmayı alıntılayarak “akademisyenler haftada ortalama 50.9 saat çalışıyor. İş yükünün artmasının sebepleri arasında, üniversite idarelerinin gelirlerini artırmak için yeni öğrenci alımına ağırlık verirken, çalışan sayısını sabit tutması; akademisyenlerin idari görevlerinin çoğalması ve öğrenci memnuniyetini yüksek tutmaları beklendiği için, öğrencilere, ders anlatımı ve notlama dışında verdikleri destek ve danışmanlığın” artmasının altını çiziyor. UCU iş yükünün her geçen gün ve pandemi ile birlikte de arttığını da belirtiyor.

Öğrencilerden Destek

SOAS Kampüsü

Greve katılanlar, grevin neden meşru ve gerekli olduğunu tekrar tekrar anlatmak zorunda bırakıldı. Özellikle ana akım medya ve üniversitedeki yöneticiler, çalışanlar ve öğrencileri karşı karşıya getirerek, grevin öğrencilerin öğrenimini sekteye uğratacağını belirtti. Bu söyleme karşı öğrencilerden artan bir desteğin gelmesi ise grevin gerçekleştirdiği önemli fikirsel kazanımlardan biriydi. Ulusal Öğrenci Birliği (NUS) de greve destekte bulundu.

BBC’ye konuşan NUS başkan yardımcısı Hillary Gyebi-Ababio “Personelin çalışma koşulları bizim öğrenme koşullarımız ve gerçekten öğrenci merkezli ve demokratik bir sistemi gerçekleştirmek istiyorsak bir arada olmalıyız” açıklamasında bulundu.

Geçtiğimiz sene, pandemi ile birlikte öğrenciler ve üniversite yönetimi arasında da büyük anlaşmazlıklar yaşanmıştı. Bu anlaşmazlık, derslerin sanal ortama taşınacağı açıkken yurt tutmaya teşvik edilen ya da Manchester Üniversitesinde yurtlarına barikat çekilen öğrenciler örneklerinde olduğu gibi, kurumların öğrencilerin eğitim sürecinden çok, elde ettikleri kazanca odaklandıkları eleştirisini getirmişti. Grevi destekleyen öğrenciler sosyal medyada ya da fiziksel olarak okulun girişlerinde öğrenim süreçlerinde “müşterileştirilmeye” ve üniversite çalışanlarını “sömürülmesine” karşı durduklarını belirttiler.

Yeniden Grev

Sendika, anlaşmazlıklar çözülemez ise ( çözülebileceğine dair önemli adımlar atılmadı), grevin devam edeceği sinyalini verdi. İşverenler UCU ile görüşmedi. UCU, grevin gerçekleşmesi için yeniden oy verme sürecinin gerçekleşebileceğini ve böylece daha fazla üyenin katılımı ile grevin daha da fazla kurumu etkileyebileceği konusunda uyardı.

Üniversite yönetiminin durumu ele alışını göz önünde bulundurursak, yeni bir grev dalgasının geleceğini görmek mümkün.

Takipteyiz.

Notlar

  1. Emeklilik oylamasında, UCU üyelerinin %76'sı, ücret ve çalışma koşullarında ise yaklaşık %70'i greve destek verdi.
  2. 2019 yılında gerçekleşen grev ve iş yavaşlatma süreci için Ayşe Sargın’ın Bianet’te yayınlanan yazısına bakılabilir. Bu yazı aynı zamanda emeklilik üzerindeki anlaşmazlıkları da açıklıyor.

3. Grevi destekleyenler, emeklilik aylıklarından kesintilerin üniversiteler tarafından karşılanmasını talep ediyor.

4. ASOS’un ne olduğunu anlatan sendika yazısı:

--

--